hürriyet

9 Ekim 2015 Cuma

KAFES- JOSH MALERMAN


KAFES- JOSH MALERMAN
İTHAKİ YAYINLARI- 330 SYF





Orijinal Adı: Bird Box
Puanım:

 


2014'ün en çok ses getiren, haftalarca kendi türünde Amazon'da 1 numarada kalan, 16 ülkeye satılan ve Universal Studios'un film haklarını aldığı Kafes, şimdi Türkçe çevirisiyle raflarda!

This Is Horror Ödülü - En İyi Roman
Michigan Notable Book Ödülü
Bram Stoker Ödülü - En İyi İlk Roman Finalisti
Goodreads En İyi Korku Romanı Finalisti
James Herbert Korku Ödülü Finalisti
Shirley Jackson Korku Ödülleri Finalisti


"Bir oturuşta ve parmakların arasındaki çıtırtılar hissedilerek okunması gereken bir kitap. Buna benzer bir korku öyküsü şimdiye kadar hiç anlatılmadı. Josh Malerman bu işi biliyor."
-Hugh Howey-

"Çok iyi, çok başarılı ve doğrudan yazılmış büyük bir takdirle okuduğum çarpıcı bir roman. Josh Malerman, işini hızlı konuşan ve ne yaptığını bilen bir meleğin edasıyla yapıyor."
-Peter Straub-

"Tüyler ürperten bir ilk kitap. Malerman okuyucuyu soğukkanlı ve acımasız anlatımıyla diken üstünde tutuyor. Hitchcock'un Kuşlar'ı, Stephen King'in en iyi işleri ve Jonathan Caroll'la karşılaştırılmayı hak eden sarsıcı bir macera."
-Kirkus Reviews-

"Stephen King hayranları bayılacak."
-Publishers Weekly-
 




KONUSU (Tanıtım Bülteninde):
Dışarıda bir şey var…

Görülmemesi gereken korkunç bir şey… Ona atılan bir bakış kişiyi ölümcül bir deliliğe sürüklüyor. Ne olduğunu ve nereden geldiğini ise kimse bilmiyor.

Malorie ve iki çocuğu, olayların başlangıcından beş yıl sonra hayatta kalmayı beceren bir avuç insan arasındaydı. Nehrin kenarındaki terk edilmiş bir evde çocuklarıyla yaşayan Malorie, ailesinin güvende olabileceği bir yere gitmenin hayalini kuruyordu. Fakat onları bekleyen yolculuk tehlikelerle doluydu. Tek bir yanlış hamle ölümlerine yol açabilirdi. Ve onları takip eden bir şey vardı.

Bu bilinmeyene doğru gözbağının karanlığında yaptığı yolculukta Malorie sık sık geçmişi hatırlıyordu. Bilinmez tehlikenin karşısında bir araya gelerek hayatta kalmaya çalışan, kendisini de aralarına kabul ederek onu da kurtaran ev arkadaşları teker teker aklına geliyordu: Bir zamanlar yabancı olan bir grup insanın birer birer kapısını çaldığı evde kurdukları ortak hayat... Ancak sağ kalan ve kapılarını çalan insanlar arttıkça ortaya yüzleşmeleri gereken bir soru çıkmıştı: Herkesin aniden delirdiği bir dünyada kime güvenilebilirdi?


DEĞERLENDİRME:

Uzun bir aradan sonra yeni bir yorumla merhaba..
bu kitap daha çıkmadan merakla beklediğim bir kitaptı haliyle çıkınca diğer kitapların önüne geçti. okuma hızımı ve motivasyonumu yeniden kazanmamıda sağladı. gelelim kitabımıza.. gerilim korku türünü benim gibi çok okuyan birisi için bu kitap korku ve gerilimden ziyade daha çok merak unsuruyla daha çok bezeliydi. kitabımızda çok fazla karakter bir avuç insandan olayları dinliyoruz ve onlarda zaten gözleri hep kapalı olduğu için fazla bir şey öğrenemiyoruz. dünyanın pek çok yerinde insanlar gördükleri birşey yüzünden saldırganlaşıyor ve intihar ediyor. geride kalan az sayıda insandan biri de baş karakterimiz Malorie kız kardeşi ölünce bir eve sığınıyor. kitap da Malorieyi dört yıl öncesinde ve şimdiki -yanında iki çocukla- mücadelesini okuyoruz.  geri dönüşler insanda açıkçası daha çok merak uyandırıyor. Malorie dört yıl boyunca çocukları bu dünyaya hazır hale getiriyor ve gözleri kapalı nehirde çok riskli bir yolculuğa çıkıyorlar. Çocukları yetiştirme çabası ve onları koruma içgüdüsü çok etkileyici.. okurken dönüp dönüp oğluma baktığım doğrudur. Düşünsenize ne olduğunu bilmediğiniz bir yaratıkla çevrilisiniz ve gözlerinizi açarsanız ölebilirsin o zaman çocuklara ne olur. oldukça etkileyici bir kitap. Aldığı ödülleri ve övgüleri sonuna kadar hakettiğini düşünüyorum.. havada asılı kalan tek konu ise neydi bunun sebebi. bana daha önce izlediğim bir filmi hatırlattı epeyce bu filmde de insanlar bir anda intihar etmeye başlıyorlardı ve sebebi bitkilerdi. bitkiler gergin bir ortam oluşunca bir rüzgar esiyordu ve insalar intihar ediyordu ve bitkisiz kapalı bir yerde ya da sürekli koşarak kaçıyorlardı.. 


ve ithaki yayınları harika bir kitaba daha harika bir basım ve dış kapakla imza atmış Trendeki Kız da olduğu gibi dışa ayrıca bir kapak hazırlamışlar kitabımız zarar görmesin diye :)

  

keyifli okumalar... 

1 Eylül 2015 Salı

bir montessori hikayesi

bu post montessori ile tanışmamızı içerir.. oğlum 20. ayını geçirip evdeki oyuncaklar bize yetmeyince oğlumla nasıl vakit geçirebilirim diye google danışınca birkaç site çıktı karşıma.. okuduklarım çogunlukla oğluma uygulamaya çalıştıklarımla örtüşüyordu bu bir öğretiydi ve buna montessori yöntemi deniliyor. bende başladım araştırmaya internet siteleri ve tabiki boş durmadım birde kitap okudum ve aklıma çok yattı bu montessori :)) 
Montessori yönteminin temel kuramı " yapabilmem için bana yardım et"  biraz bizim bana balık verme balık tutmayı öğret sözüne benziyor dimi. Evet montessoride çocuğa birşeyler gösteriyoruz ve onun yapmasını bekliyoruz. 
mandal takmaca
eşleştirmeler


kuleler (montessoride pembe kule boy boy)

renkler (montessori gökkuşağı)
balkon yıkamak, çiçek sulamak
kaşıkları yerleştirmesini istemek
parmak boyaları
matematik(ezbere dayanmadan görsel olarak öğretiliyor)


puzzller (çok yönlü bir etkinlik. çocuğun özgüveni, ince motor becerilerini geliştirirken puzzle çeşidine göre sayılar,renkler şekiller,hayvanlat, taşıtlar vb de öğrenmiş olunuyor.)

gibi gibi birçok oyuncak bulunduğu gibi anne ve babalarda çocuklara çeşitli etkinlikler hazırlayabilir. her açıdan çocuğun aktif olduğu bir sistem ve çocuk bağımlılıktan da kurtulmuş oluyor. yalnız bizim Türk anneleri dur yavrum ben yaparım a çok alışık oldukları için nitekim bende öyleyim bazı konularda alışmak zor olabiliyor.. bu yöntemle egemle eğlenerek öğreniyoruz. aktivitelerimizi takip etmek isterseniz instagramda: sevidetuncay 

daha fazla bilgi almak isterseniz google montessori yazınca birçok etkinlikle karşılaşıyorsunuz ben size montessorieğitimi.blogspot.com u önerebilirim aynı zamanda facebookta alanurelifiminoyun odası ve monteesoriileöğreniyorum, yine instagramda #montessoriaktiviteleri #montessorietkinlikleri hastaglarini kullanarak da etkinliklere ulaşabilirsiniz.. 

peki nedir bu montessori kısaca bilgi;

İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori (1870-1952) yüzyılın başlarında  her bir çocuğun bireyselliğine azami ölçüde uyan bir pedagoji geliştirir.
Bu, çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagojidir.
Maria Montessori 1907 yılında ilk çocukevi “Casa dei Banbini”de engelli olmayan çocuklarla çalışmalarında yaptığı gözlemlerde çocukların nelerden hoşlandıklarını ve nelerden hoşlanmadıklarını saptar.
Maria Montessori çocukların;
  • ödüllerden
  • cezalardan
  • yetişkin tarafından programlanmış eğitimden
  • oyuncaklardan
  • şekerlemelerden
  • öğretmen masasından
  • toplu derslerden
hoşlanmadıklarını,
  • özgür seçimden,
  • hatalarını kendilerinin denetiminden,
  • • hareket etmekten,
  • • sessizlikten,
  • • sosyal ilişkilerini kendileri tarafından kurulmasından,
  • • çevrenin düzenli ve temiz olmasından,
  • • özgür faaliyete dayalı bir disiplinden,
  • • kitapsız okuma ve yazmadan
  • • alıştırmaların tekrarından,
hoşlandıklarını gözlemledi.
Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu.
Maria Montessori bunu açıkça şu şekilde ifade etmektedir: “Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.”
  • Çocuk, özeldir, tektir.
  • Kendine has bir varlıktır.
  • Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorbe eder, gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir.
  • “Çocuk, insanların mimarıdır.” Bu mimarlar farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışırlar.
  • Bu gelişime yetişkinler etki edemezler çünkü onlar inşa planını bilmemektedirler. Ancak, bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir ya da yanlış bir yöne yönlendirebilir.
  • Montessori Eğitiminin temel taşlarından birisi hazırlanmış çevredir. Çocuklar hazırlanmış çevredeki Montessori materyallerinden, bireysel ilgi ve eğilimine göre bağımsız olarak seçim yaparlar.
  • Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar.
  • Çocuklara istedikleri kadar tekrar etme imkanı sunulur. Erken öğrenen yeni bir çalışmaya geçebilecektir, çünkü öğrenmede herkesin farklı bir ritmi vardır.
  • Materyallerdeki hata kontrolü çocuğun kendi hatasını bulmasıyla gerçekleşir. Başka birinden uyarıya, onaya ve düzeltmeye gerek kalmaz. Kendi kendisini düzeltmesine olanak sağlar. Böylece yetişkinden bağımsızlaşmak doğal olarak gerçekleşir.
Çocuğun güçlü bir karakterde yetişmesini sağlamak için “bir bakıma fiziksel ve ruhsal bir hijyene” ihtiyaç vardır. Bu durumda yetişkinlerin görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gizli gücü uyandırmak ve onları gelişim sürecinde desteklemektir.

iyi günler sizinle olsun...

4 Haziran 2015 Perşembe

DİRİLİŞ





DİRİLİŞ- TESS GERRİTSEN
MARTI-462 SAYFA
Özgün Adı: DİE AGAİN



ARKA KAPAK

"Bir daha yaşayabilmek için iki kere ölen benim."

Her şey, usta bir avcı olan Leon Gott'un, evinin garajında ölü bulunmasıyla başlar. Dedektif Rizzoli ve Doktor Isles bu esrarengiz ölümün detaylarını araştırdıkça aralarında benzerlikler bulunan diğer vakalara ulaşırlar. Nihayetinde, yaptıkları araştırma onları altı yıl önce bir safari sırasında Afrika'da işlenen turist cinayetlerine kadar götürür.

Gözü pek ikilinin, katliamların ardındaki sır perdesini kaldırmak için o lanetli safariden kurtulabilen tek kişiye, Millie Jacobson'a ulaşmaları gerekir. Ancak genç kadın hâlâ tehlikede olduğunu düşünmektedir ve hayatta kalma mücadelesi vererek geçirdiği günleri hatırlamak istemiyordur. Bu yüzden Rizzoli ve Isles için, Millie'yi ikna etmek ve bu sıra dışı cinayetleri aydınlatmak düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.

"Tess Gerritsen'in sırlarla dolu cinayetleri konu alan romanına Afrika'nın yırtıcı hayvanları ve vahşi doğası şahitlik yapıyor. Nefes kesici bir Gerritsen romanı daha okumaya hazırlanın."
-Amazon-

"Dedektif Rizzoli ve Doktor Isles sıra dışı ve aklın sınırlarını zorlayan cinayet vakalarını aydınlatmak için yine iş başında."
-Washington Post-

"Olay kurgusuyla okuyucularını her seferinde ters köşe yapmayı başarabilen Tess Gerritsen'den yine elinizden bırakamayacağınız, adrenalin dozu yüksek bir gerilim fırtınası daha."
-Los Angeles Times-
(Tanıtım Bülteninden)




YORUM

       Tess Gerritsen' in Rizzoli-Isles serisini çok seviyorum. Haliyle son kitap çıkınca hemen aldım ve diğer kitaplarımı  kenara alıp okudum tabiiikii.. Ve her zamanki gibi ilk sayfadan olayların akışına kaptırdım kendimi. Bir kitap hem gerilim hem de belgesel tadında olur mu işte onun yanıtı Diriliş' te. 
Postacı Leon Gott un evinde bir tuhaflık olduğunu düşünür ve evin etrafını dolaşır, sonrasında pencereye dayanmış duran köpeği fark eder ve polisi arar. Ama polisi aramasının nedeni köpeği görmesi değil, köpeğin ağzındaki parmaktır. İnsan parmağı.. Polis araştırmalar sonucu Millie ulaşır. Millie 6 yıl önce bir safari gezisi sırasında arkadaşlarını öldüren katilden kurtulan tek tanıktır ve Rizzoli nin kendini her şeyden izole eden bu kadını tanıklık etmesi için  ikna etmesi gerekmektedir. Sizce katil kim? Millie doğru mu söylüyor? cevapları:  Diriliş te.. kaçırmayın derim ben.. serini tamamını okumadım diyorsanız sırası çok sorun oluşturmuyor ama sıralı okumak her zaman daha güzeldir.
iyi okumalar...

21 Mayıs 2015 Perşembe

GEYİKLİ PARK



GEYİKLİ PARK/ SUNAY AKIN
TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI, 254 SYF.

Sunay Akın'ın ilk kez bir kitabını okudum ve hem anlatımını çok beğendim hemde tarih hakkındaki birikimlerine hayran oldum. Aslında Çanakkale'yle ilgili yazılar okuyacağımı düşünüp hayal kırıklığı yaşasam da anlatılan anılar ve tarihi bildiler çok hoşuma gitti ve kısacık bir zamanda bitti. birçok farklı konuyu birbirine bağlaması da güzel olmuş. Anılar çok şaşırtıcı ve ilgi uyandırıcı.

puanım:5

14 Mayıs 2015 Perşembe

Kuyucaklı Yusuf



Sabahattin Ali 1937 yılında Kuyucaklı Yusufu yazdiginda Yusufun Türk tarihinin en romantik karakter olacagini tahmin etmismiydi bilinmez. Bir yetimin hikayesini, onun onurlu ve sessiz kisiligini yazip, annesi babasi gozlerinin onunde olduruldukten sonraki metaneti ve hayatindaki boslugu dolduran yegane sevgilisi Muazzezin yillar sonra bile bu kadar cok okunup sevilecegini. Eger yasasaydi Türk edebiyatini kimbilir ne kadar ilerilere tasiyacakti. Sabahattin Alinin her kitabini bitirdigimde kelimeler zihnimde dugumleniyor. O 150-250 sayfada herseyi verirken bize, tarifi zor duygularla kaliyorum. Yusufun hikayesini de okurken bir yerlerde kayboldum bende. Keske denilen andayim suan...
    Kitapagaci mayis ayi icin sectigimiz cok yerinde ve dogru bir secim olmus ve yine Sabahattin Alinin bir kitabini okuduktan sonra kiziyorum kendime niye onu tanimakta gec kaldim diye..

TRENDEKİ KIZ




TRENDEKİ KIZ/ PAULA HAWKİNS
İthaki- 360 syf.
Özgün Adı: The Girl on the Train

Amazon Ocak 2015 in en iyi kitabı
Goodreads Ocak 2015 in en iyi kitabı
The New York Times çok satarı
The Washington Times çok satarı
İbooks çok satarı


ARKA KAPAK


Rachel her gün aynı trene binip aynı çifti izliyordu. Çiftin başına gelenleri bütün ülke duyduktan sonra, hayatlarına dâhil olmaya karar verdi.

"Büyüleyici, sürükleyici, üst seviye bir gerilim. Mutlaka okuyun!" 
-S.J. Watson-

"Hem karakter yaratımı hem olay örgüsü muhteşem, harika bir kitap! Yeni neslin Alfred Hitchcock'u." -Terry Hayes-

"Zeki, gerilim dolu ve baştan aşağıya sürükleyici bir roman." 
-Lisa Gardner-

"Aklınızı başınızdan alacak, zekice yazılmış bu psikolojik-gerilim romanı hem muhteşem hem de tren enkazı kadar korkunç!" 
-Publishers Weekly-

"Nefesleri kesen bir ilk roman. En dikkatli okurlar bile, Hawkins olayları teker teker açığa çıkarıp, aşkın ve takıntının şiddetle olan kaçınılmaz bağını ortaya koyarken şaşırmaktan kendilerini alamayacaklar." -Kirkus-

"Trendeki Kız, her şeyi anladığınızı düşündüğünüz an sizi farklı bir sürprizle karşılıyor." 
-Entertainment Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)

YORUM

Trendeki Kızı polisiye diye tasvir etmek bence yanlış olur tam anlamıyla psikolojik gerilimdi. özellikle Tess Gerritsenle kıyaslamak bence yanlış olur. Zira Tess tıbbi gerilimin kraliçesi iken Paula psikolojik gerilime aday olabilir ki tek bir kitapla da bunu söylemek yanlış olur.her bir karakterin ayrı ayrı psikolojik profilleri çok iyi işlenmişti. ve karakterlere tam oturmuştu.  özellikle Rachel karakteri tam bir alkolik özelliklerini taşımakta. Rachel ana karakterimiz ve kitap Megan ve Anna ile 3 kadının gözünden olaylar anlatılmakta. Rachel kocasından ayrılmış ve alkol problemleri olan ve her gün Londra Asbury arasındaki bir trenle yolculuk eden bir kadın. bu tren yolculukları esnasında. Megan ve Scott çiftini gözlemekte. çogu zaman bize de olmaz mı? otobüsle metroyla yada yürürken bazı evlere gözümüz takılır ve merak ederiz ne kadar mutlular diye? işte Rachel da böylece onları her gün trenle geçerken izler. Ancak Megan bir gün kaybolur ve Rachel kendini olayların içinde bulur. hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Aslına bakarsaznız olay çok klasik ilk 50-60 sayfa biraz sıkıyor ancak ondan sonrası sular seller gibi akıyor ve her ne kadar klasik bir konu da olsa karakterle ve kurgu çok iyi işlenmiş. Kaçırılmayacak derecede iyi bir roman. kesinlikle okumanızı tavsiye ederin.

puanım:5